İnsan toplumsal bir varlık olarak yaşamını birçok kişiyle birlikte sürdürür. Bu hem zorunluluk hem de istek olarak kendini gösterir. Birlikte yaşamak kolay bir süreç olmadığından belirli kurallara uymayı gerektirir. Bu kurallar hukukun varlığını yaşamda hissettirmesidir, ki böylece toplumsal düzen gerçekleşir.
Kurallara uygun yaşamak insanların içsel ve dışsal anlamda huzur içinde olmasını sağlar. Hukuk sadece insanların değil doğal ortamın ve diğer canlıların da özlerine uygun yaşamasının aracıdır. Yaşamı düzenleyen hukuk, getirdiği kurallarla hem insanların birbirleriyle ilişkilerini ve hem de insanın doğa ve diğer canlılarla ilişkilerini düzeni sokar.
Düzen insanın sağlıklı olmasını sağlarken aynı zamanda çevrenin de sağlıklı olmasına olanak tanır. Böylece sağlıklı çevrede yaşayan insan huzur ve sükun içinde varlığını sürdürür.
Çalışma konumuzu seçerken yoğun bir şehirde yaşayan bizlerin huzur ve sükununun ceza hukuku kapsamında nasıl ve hangi koşullarla korunduğunu, gürültüye neden olunması halinde sonuçların ne olduğunu tespit etmeyi amaçladık. Sağlıklı çevrede yaşama hakkımızın doğal sonucu olan gürültüsüz bir ortamda huzur içinde bulunma hakkına hukuken verilen anlamı ve değeri belirlemeyi amaçladık.