Neoliberalizm olarak adlandırılan süreçte kapitalizmin en temeldeki mantığının rekabet ve girişimcilik değerleri üzerine kurulu olduğu söylenebilir. Bu anlayışın öne çıkardığı girişimci özneden beklenen azami performans ile diğer insanlarla rekabet ederek başarılı ve mutlu olmaya çalışmasıdır. Neoliberal anlayış insanları birer ekonomik kaynağa indirgemekte ve insanların "doğru iletişim" teknikleriyle kendi kendilerini denetlemelerini talep etmektedir. Burada kendinde bir amaç olan insan yerine rekabetin aracı ve performansın taşıyıcısı bir insan anlayışı öne çıkmaktadır.
Kişisel gelişim kitapları yaratılmak istenen sözde "cesur" ve "başarılı" öznelerden ayrı düşünülemez. Bu türün yazarları tam da burada neoliberal insan ve toplum anlayışının sözcüleri olarak devreye girmektedir. Bireysel sorumluluk vurgularıyla birlikte insanların yaşadığı bütün olumsuzlukları bireysel başarısızlıklar olarak tanımlamaktadırlar. Kişisel gelişim kitaplarını inceleyen bu kitap günümüzün egemen sisteminin insanların davranışlarını ve duygularını nasıl şekillendirmeye ve denetim altına almaya çalıştığını ortaya koyan bir incelemedir. Yazar, politikadan ve her tür ortaklık fikrinden tutkulu bir nefretle söz eden kişisel gelişim yazarlarının neoliberal zihniyetin ve onun inşa etmeye çalıştığı insan ve iletişim anlayışının sözcülüğünü üstlenmiş olduklarını göstermektedir.