Dünya, Tanrı ile Tanrı komplekslerinin savaş arenası idi. Bu kadim savaş sonucunda "Tanrı öldü!" ve onunla birlikte kutsal yasaları olan "Adalet, Merhamet ve Sadakat" beklentilerine dair tüm umutlar da öldü. Artık dünya Tanrıdan boşalan yeri doldurmak için birbirleri ile savaşan Tanrı komplekslerinin kişisel, kolektif ve evrensel tahakküm pazarı oldu. İnsanlar ise bu pazar savaşının hem kutsalları hem de kurbanları oldular: "Tanrı öldü! Yaşasın Tanrı kompleksleri!" naraları arasında.
Halis Çetin, beş ciltlik eserinin bu üçüncü bölümünde; Philo, Ali, Yusuf Has Hacib, İbni Tufeyl, Musa İbni Meymun, Mevlana, Dante, İbni Haldun, Erasmus, Machiavelli, Etienne de la Boetie, Hobbes, Pascal, Defoe, Rousseau, Goethe, Mary Shelley, Hegel, Dostoyevski, Nietzsche, Gustave Le Bon, Tolstoy, Martin Buber, Tolkien, Said Nursi, Hayek, Eric Hoffer, Ali Şeriati gibi Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman düşünürlerin Tevrat, İncil ve Kuran'ın kadim ortak yasalarını Musa, İsa ve Muhammed'in öğretileri üzerinden yorumlamalarını yorumlamaktadır. Çetin; Tanrı kompleksi paradigmasına birbirinden çok farklı dikotomik kavramlar ile katkıda bulunan her bir düşünürü kendi çağının kutsallık ve kurbanlık söylemleri çerçevesinde analiz etmektedir. "Kutsalın Kurbanları" olarak insanlık tarihinde rol alan bu düşünürlerden kimi Söz'le, kimi kalemle, kimi Işık'la, kimi asayla, kimi de kılıçla Tanrı kompleksi konusuna katkıda bulundular. Onlardan kimi "logos", kimi "nomos", kimi "eros", kimi "polis", kimi "kaos", kimi de "kozmos" adına Tanrı veya Tanrı komplekslerini temsil ettiler. Kimi "Kutsal Adanış" içinde kutsala kurban oldular, kimi "Kutsal Adayış" içinde kutsalı kurban ettiler, kimi de "Kutsal Arayış" içinde kutsala kurbanlıklar aradılar. Kimi "Ruh", kimi "Akıl", kimi "Beden", kimi de "Ahlak" pazarlamacılığı yaparak "Tanrının evrenini Pazar yerine çevirdiler". Kimi "Yasak" ile, kimi "Meyve" ile, kimi de "Yasak Meyve" ile kutsallarına kurbanlıklar yarattılar. Kimi "İşte kaybettiğiniz şey bu!", kimi "İşte kazanacağınız şey bu!", kimi de "İşte aradığınız şey bu!" diyerek kendi kutsallık savaşlarına kurbanlar, kurbanlık savaşlarına kutsallar aradılar. Bu kadim savaş kutsala karşı kutsalın savaşıdır: Bir tarafta Gökyüzü Egemenliğinin ilahi kutsallık yasaları diğer tarafta Yeryüzü Egemenliğinin dünyevi kutsallık kanunları. Onlar insanlığın bu iki kutsaldan birine kurban olmaktan başka bir yolunun olmadığını insanlara ilan ettiler. İnsanlığı Tanrı veya Tanrı kompleksleri adına kurban/kutsal olmaya çağırdılar: "Daha neyi niye bekliyorsunuz?" nidaları arasında.