Bilmiş ol ki, ticaretlerde muâmele yapan ve ticaret eşyalarında ortak olan iki şahsın muhasebe ânında maksadları kârın selâmetidir. Nitekim tüccar bir kimsenin ortağından yardım talep ettiğinde tüccar ortağına, malı ticaret yapsın diye önce teslim eder ve sonra da onunla hesaba oturur. İşte böylece
akıllı olan adam da, âhiret yolunun tacirleridir. Onun maksadı ve kârı nefsinin rezaletten arınmasıdır. Çünkü onun kurtuluşu ancak nefsin arınmasına bağlıdır.
Nitekim Yüce Allah buyurmuştur:
"Nefsini arındıran elbette kurtuluşa ermiştir. Onu arzularıyla baş başa bırakan da ziyan etmiştir." (Şems, 9-10)
Allah'a ve ahiret gününe îmân eden her tedbirli kul için nefsini hesaba çekmekten gafil olmamak, hareket ve durgunluklarında düşünce ve adımlarında, nefsi oldukça sıkıştırmak farzdır. Zirâ hayatın her nefesi pahâ biçilmez bir cevherdir. Mümkündür ki, o cevher ile ebediyen nimeti tükenmez hazînelerden
birisi satın alınsın. Bu nefesleri zayi etmek veya helâki gerektiren mevzulara sarf etmek büyük bir zarardır. Korkunç bir harekettir. Akıllı bir kimsenin nefsi böyle bir harekete razı olmaz. Öyle ise kul sabahladığında ve sabahın farzını edâ ettiğinde bir saatlik zamanı nefsiyle şartlaşmaya tahsis etmelidir.