Kur'an, kendilerinedahaönce vahiy verilip de saptıkları halde hala vahye tabi olduklarını zannedenlere umumi olarak Kitap Ehli adını vermektedir. Özel olarak Yahudiler (Museviler) ve Hıristiyanlar (İseviler) bu nitelemenin ilk muhataplarıdır. Ayette ifade edildiği üzere, verilen vahyin üzerinden uzun bir zaman geçince kalpleri katılaşan ve vahye sırt dönen Kitap Ehli örneği üzerinden iman edenler veya iman iddiasında olanlar uyarılmaktadır. Kimse üstüne almak istemese de bu ikazın bir numaralı muhatabı Hz. Muhammed'in ümmetidir. Üstelik bu ikaz yaklaşık 14 asır önce yapılmış ve aradan da 1400 yıl geçmişken, bu ümmetten, ayetin ifadesi ile; kalpleri katılaşan kimseler çıkmadığını iddia etmek, günümüz sosyolojisi ve kültürüne göre nerdeyse imkânsızdır. Peki, kalpleri katılaşanlar hangi sınıfa mensuptur? Bu sorunun cevabı, ayete göre; kendilerine uzun zaman önce vahiy verilen Kitap Ehli'dir. Şu halde, bugün kendisini Müslüman ya da mü'min olarak addedenlerin imanlarını bir kez daha gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Elinizdeki bu çalışma, Kitap Ehli Muhammedîlik anlayışının özellikleri ve temsilleri üzerinde durarak, Müslümanlığın tahrif edilmiş şekli olan bu anlayışın hangi süreçler ve kırılmalarla ortaya çıktığını göstermeye çalışmaktadır.