Göğsüne ceberut bir sızı dadanıyor. Boğazına bir yumru yerleşiyor. Kirpiklerinde bir damla asılı kalıyor. Ne yapsan yap kurtulamıyorsun. Saatlerce, günlerce kurtulamıyorsun. Karamsarlığın artıyor, huzursuzluğun tavan yapıyor. Devasız bir maraza yakalanmışsın hissine kapılıyorsun. Gelecekten nevmit yaşamaya çalışıyorsun. Bir mucize, beklenmedik müspet bir acayiplik olsun istiyorsun. Olmuyor, ne yaparsan yap rahatlayamıyorsun. Havalar daha da bozuyor: Ürkütücü bulutlar, şimşekler, yıldırımlar, yağmur, sis... Kesif bir atmosfer oluşuyor, göz gözü görmüyor. Nefes almakta zorlanıyorsun. Tam ümidini kesiyorsun, o gün bugün diyorsun… Ansızın bir rüzgâr esiyor. Evvela ürkütücü; akabinde ferahlatıcı oluyor. Sis kalkıyor, yağmur duruyor, bulutları önüne katıp sürüklüyor gözden ırağa... Ceberut sızı dağılıyor. Yumru gevşiyor. Damla yanağından aşağı akıyor. Rahatlıyorsun. Güneş yüzünü gösteriyor; kaldığın yerden yaşamaya, soluk almaya devam ediyorsun. Menfi müspet her şeyin bir miadı olduğuna tekrar kanaat getiriyorsun...