İnsan fıtratı, sadece Rabbi katındaki ilkelerle uyuşabilir bir yapıda yaratılmıştir. İnsan yapısı, sadece yaratıcısı katındaki değerlerle düzenli ve uyumlu olabilir şekilde yaratılmıştır. Bu nedenle bütün beşeri sistemler insanın mutluluğunu gerçekleştirmede başarısız kalmışlardır. Allah'ın yolundan başka bir yolla, O'nun metodundan uzak bir metotla, insanı bedbahtlıktan kurtarma çabalarının tümü başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Avrupalı, kapitalistlikle ve demokrasiyle gerçekleştirmeye çalıştığı mutlak ferdiyetçilikte mutluluk bulacağını umarak kiliseden kaçtı ve ilahını inkâr etti. Ancak bedbahtlığı, ümitsizliği ve sıkıntısı daha da arttı. Bunun üzerine mutlak toplumsallığa, sosyalizme yöneldi. Bu defa da daha vahşi ve yırtıcı hayvanların pençesine düştü. Batı'nın her iki medeniyetinin; menfaatçi batı kapitalizmi ile inkâra doğu komünizminin artık maskesi düşmüş, cazibesi sona ermiştir. Şaşkın ve zor durumdaki insanlık, kurtuluş ümidiyle hemen John Lock, Stewart Mill ve Rousseau'nun nağmelerine kapılmıştı. Ancak ne mutlu olmuşlar, ne de huzura kavuşmuşlardı.
İnsanlık daha sonra Marks, Lenin, Trocki ve Stalin'in ardından yürüdü. Ancak sıkıntısı daha da arttı, ümitleri suya düştü, kişiliği paramparça oldu. Bütün sistemleri gitti, bütün programlan başarısız oldu, tüm tecrübe ve denemeleri başarısızlıkla sonuçlandı. Artık geride, insana sadece cesedi, ruhu, hisleri, duyguları aklı ve kalbiyle bir bütün yapı olarak hitap edebilecek olan Allah (c.c.)'ın nizamı kaldı. Allah Teâlâ ne de doğru buyuruyor: "Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır." (Mülk, 14)