Lauriston Gardens'taki üç numaranın, uğursuz ve korkutucu bir görünüşü vardı. Yolun biraz gerisinde kalan dört binadan biriydi. Bu binalann yalnızca idsinde oturan vardı. İkinciboş evin üç katında da bulanık camlarda katarakt gıbi görünen Kiralık ilanları dışındaı insanın içini bunaltan boşve kasvetli pencereler vardı. Bu evlerin her birini, hastalıklı bitkilerin fışkırdığı küçük bir bahçe, yoldan ayınyordu ve evlere kilden ve çakıldan ibaret, dar bir yoldan gidiliyordu.
Gece boyunca yağan yağmur yüzünden her yer çamurluydu. Bahçe. tepesinde tahta parmaklıklar olan, tuğladan, yaklaşık bir metrelik bir duvarla sınırlıydı ve boşu boşuna, boyunlarını uzatıp Gözlerini dikerek içerde neler olup bittiğini bir parça olsun anlamaya çalışan bir grup meraklının çevresini sandığı iri yarı bır polis memuru, duvara dayanmıştı.
Sherlock Holmes'un, bir an önce eve dalıp olayın sırrını çözmeye koyulacağını düşündüm.