Burada yazılı 166 efsane Kuzey Amerika yerlilerinin yürek ve ruhlarından çağlamaktadır. Bunların bazıları binlerce yıldır anlatılır durur ve bugünlerde de dillerdedir. Dinleyicilerinin gereksinimleri doğrultusunda tekrar şekil-lendirilmiş, uyarlanmışlardır. Hatta modern insanın çağdaş hayallerine uydurulmuşlardır. Topraktan- insanlığın hegemonyasının birer parçası olan bitkilerden, otlardan ve hayvanlardan ortaya çıkmış masallardır bunlar. Çok eski dillerde yer bulmuş ve doğal dünyanın ritmine göre mecralaşmışlardır-insan eliyle yaratılmış, teknolojik ortamdan farklı bir adım olarak. Bir gözü hep saatte olan, endüstrileşmiş, saniyelerle biçimlenmiş "mikroçip" toplumunun baskıcı sorunlarıyla bir köşeye sıkışmış insanların çoğunun, evrenin komünal doğasına kuramsal düşünceler içinde ilgi göstermeye ne vakti, ne de eğilimi var görünmektedir. Dünyanın başlangıç ve sonuna dair ortak paylaşımlı ve birbirini destekler efsaneler (ve arada olanlar) umutsuzca onların düş gücünün ötesindedir.
Amerikan Yerlileri, "Indian" döneminden sonra da, mitolojinin rahminde gelişip, serpilerek, dünya üzerinde günümüzde de varlıklarını sürdürmektedirler. Gizemli ama gerçek güç doğa içinde, dağlarda, kayalarda, hatta çakıl taşlarında yaşamaktadır. Beyaz adam bunları cansız şeyler olarak düşünebilir ama Kızılderililere göre bu güçler, yaşamla nabzı atıp, büyüyle güçlenirken, evrenin ağı içinde her yeri sarmış durumdadırlar. Ernst Cassirer'in kaleme aldığı gibi, "Efsaneler dünyası, bizim kuramsal dünyamızdan çok daha fazla akışkan ve değişkendir... Mit dünyası dramatik bir dünyadır- olaylar, güçler ve çarpışan kuvvetler dünyası. Doğanın her olağanüstü bir olayında, bu güçlerin çatışmasını fark edersiniz. Mitsel algılama bütün bu duygusal niteliklere gebedir."
Pueblo Kızılderililerinin dünyası mitsel ve coğrafi açıdan, din adamlarının hâlâ tavaf edip, yağmur yağdırmak ve büyü toplamak için dualar etmeye gittikleri dört kutsal dağla bağıntılıdır. Coğrafi ve mitolojik olayların arasında çok güçlü bağlar vardır; Örneğin, yerli halkça inanıldığına göre, Kuzeybatı dağları, bir zamanlar savaşan, entrikalar yapan, seven ve devamlı sorun çıkarttıkları için, bugün herkesten daha güçlü O tarafından taş yapılarak dağa çevrilmiş insanlardır. Gökyüzü, bir zamanlar dünyada yaşamış, birbirlerine kara sevdayla bağlanmış, günbatımı göğünde, sonsuza dek birbirlerinin peşinden koşan yıldızlar ve gezegenlerle doludur. Bu türden davranışlar bununla kısıtlanmış da değildir; görüldüğü üzere, güneş, ay ve sabahyıldızı insan şekline bürünüp, aşk ve macera peşinde gönüllerince yeryüzünde koşup, fink atabiliyorlardı..