Müslüman filozofların ortaya koydukları felsefî ürünler İslam Dini açısından dışlanması gereken değersiz ve din dışı veriler toplamı mıdır? Yoksa İslam felsefesi kendisinden önceki bilimsel birikimleri bütünüyle dışlayarak sırf kendi öz kaynaklarını ve onların sorunlarını anlama ve çözümleme faaliyetleri çerçevesinde Tanrı, evren ve insanı da içine alacak denli genişletilen kendine münhasır metodolojik ilkeler toplamı mıdır? Yahut o, Müslüman coğrafyalarda kendilerine filozof denilen kimi bilim adamlarının daha öncekilerden emanet aldığı ortak bilim mirasını kendi coğrafyalarının epistemolojik, beşerî, doğabilimsel, etik, estetik ve dinsel sorunlarına çözüm bulacak şekilde yeniden yorumlama ve yeniden formüle etmekle gerçekleştirdikleri teorik ve pratik faaliyetler toplamı mıdır?
"Bize hakikati çokça getirenler bir tarafa, az bir hakikat getirenlere bile teşekkürümüzün büyük olması gerekir. Zira onlar bizi fikir ürünlerine ortak edip hakikatin yollarını uygun öncüllerden sunarak bilinmeyen doğruları bize kolay kılmışlardır. Eğer onlar olmasaydı bilinmeyenlerden sonuca doğru çıkarımda bulunduğumuz bu doğru öncülleri, yoğun çalışmamıza karşın, bütün yaşantımız boyunca bir araya getiremezdik. Böyle bir miras, zamanımıza kadar asırlarca süren meşakkatli, azimli ve yoğun bir incelemeyle birikmiştir." (Kindî, el-Felsefetu'l-'Ûlâ, ss.102-103.)
Elinizdeki kitap, Kindî'nin yukarıdaki ifadelerini kendisine bir ilke alarak, daha sonra Ortaçağ ve Yeniçağ Batı felsefesinde büyük metafiziksel sorunlara yol açacak olan tümeller problemine yönelik Aristoteles, Aleksandros ve özellikle İbn Sînâ başta olmak üzere Müslüman filozofların yaklaşım biçimlerini klasik ve modern uzmanların görüşlerini de dikkate alarak yorumlayıcı ve eleştirel çözümlemelerle incelemektedir. Müslüman filozofların kendilerine ulaşan ortak Aristotelesçi-Aleksandrosçu bilim mirasını bir yandan içerdiği boşlukları ve kapalılıkları gidermeleri öte yandan kendi sorunlarına derman olacak şekilde yeniden yorumlamaları bakımından, kitabın iki bölümden oluşması gerekmekteydi: 'Aristotelesçi Psikoloji ve Tümeller' ile 'Klasik Dönem İslam Felsefesinde Psikoloji ve Tümeller'.
Birinci bölüm, evrende bulunan tekil nesne ve olayların bir bilgi kavramına ya da önermesine dönüşebilmesi için onların (ortak-genel-soyut anlamları demek olan) 'tümel anlamlar'ının insan algısı ile insan zihninde belirmesi gerektiğinden, ilkin Aristotelesçi psikolojide ve sonrasında Aleksandrosçu psikolojide duyum ve aklın bu anlamları nasıl oluşturduğunu; ikinci olarak, bu kavramların tümel karakterinin hangi ilkelere göre belirlendiğini ve üçüncü olarak da onların bilimsel araştırmalardaki konumunu, klasik ve modern tartışmaları da dikkate alarak, belirli bir çerçeveye oturtmakta, onları incelemekte ve Aristotelesçi-Aleksandrosçu metinlerde çözümlenmemiş birtakım boşlukların varlığına dikkat çekmektedir.
İkinci bölüm, aynı sıradüzenini takip ederek, Aristotelesçi-Aleksandrosçu bilim geleneğini temel alan Kindî, Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Ruşd gibi Müslüman bilim adamlarının ilkin duyum ve aklın bilimsel kavramları nasıl oluşturduğunu; ikinci olarak, bu kavramlara tümel adını hangi kriterlere göre verdiklerini, bilimsel araştırmalarda onları nasıl kullandıklarını ve Aristotelesçi-Aleksandrosçu metodolojide beliren boşlukları kendi sorunlarını da çözecek biçimde nasıl doldurduklarını incelemektedir. İbn Sînâ'ya ayrılan son kısım, ilkin onun akledilir ve tümel kavramlarını varlık ve mahiyetleri bakımından nasıl incelediğini, tümel anlamları nasıl tasnif ettiğini ve teslim aldığı mirastaki eksiklikleri çözümleyerek nasıl giderdiğini ortaya koymakta; ikinci olarak da Gazâlî ile modern uzmanların tümeller ve tanrısal bilgi-irade arasında belirledikleri gerilimi ve yönelttikleri eleştirileri çözümlemekte, bu gerilimin ilgili konunun yanlış yorumlanması nedeniyle ortaya çıktığını ve dolayısıyla sözkonusu eleştirilerin muhatabının İbn Sînâ düşüncesi olmadığını yeterli metinsel kanıtlarla temellendirmektedir.
Sonuç bölümü, başta İbn Sînâ olmak üzere Müslüman filozofların miras aldıkları psikoloji ve tümeller meselesine yaptıkları özgün katkıları kısaca özetlemektedir.