Vaat edilen uzun ve kutlu yolculuklar, bayramdan bayrama yapılan sevap ziyaretleri, vicdanın dürtüklediği anlık üzüntüler, bir gün açılıp bir gün dağılan sosyetik dernekler, ertesi gün aynı coşkuya ulaşmayacak "onlar için bir şey yapmalı" krizleri; mahallenin çocuklarının gündelik kaygılarına çare olmuyordu. Cam fanus içindeki maket evlerden kendilerine yeni bir yaşam merkezi seçen insanların, başkalarının geleceğini de uzaktan belirleyebileceklerini sanmaları ne tuhaftı.
Sinan, Hakan, Vedat… Hayallerini, asla kök salmayı başaramadıkları kaypak bir toprağın derinliklerinde define arayarak kazanmaya çalışan üç kardeş. Geçmişin acı hikâyelerinin, gizemli haritalarının izinde, gammazcılarla dolu tekinsiz bir yolda yürüyor fakat bir sonraki adımın belirsizliğinin verdiği cazibeyle koşmaktan da
çekinmiyorlar.
Ve bir gün bu yol uzaklardan gelen "belleksiz" bir kadınla kesişiyor. Umudu kilometrelerce ötedeki topraklarda arayıp Almanya'ya göçmüş, ama kendini "kurtaramamış" Nihan sayesinde ilk kez zafere bu kadar yakın hissediyorlar.
Köksüzler mavi ile yeşilin arkasına saklanmış masumiyetiyle ışıldayan İzmir'in gecekondu mahallelerinde kendilerine verilmemiş bir şansın peşinde kürek sallayan definecilerin hikâyesi. Barış İnce, dört yıl aradan sonra yepyeni bir dille ve ustalıkla okurlarının karşısına çıkıyor.