Ter'in Türküsü
Gül idim kuruttular El verdim unuttular Ayrılık körükleyip Acımı büyüttüler
Budadılar göz verdim Sırdaş oldum söz verdim Filiz filiz yoldular
Kül olmadım köz oldum
Dert saysam dağlar tutar Çektiğim artık yeter
Bir yanım sıla derdi
Bir yanım gurbet tüter
Bu tekerleme, Yusuf Ter' in yaşam öyküsünü, duygularını, düşlerini, özlemlerini, acılarını işlemeye çalıştığı şiirlerini okurken, dilimde dolaşmaya başladı. Yusuf Ter, benim de uzun yıllarımın durağı olan Basel'e Anadolu'nun bozkırından, daha çocuk yaşından gurbetçi olup düşmüş, Ailesi ile birlikte gurbetin acılarını, daha çocuk yaşından solumaya başlamış. Nasıl bir kadermiş ki, ne can dayanır, ne sabır.
Kapitalizmin, göçmen işçi ailelerine uyguladığı emek sömürüsü, açık biçimiyle zulüm boyutunda Yusuf Ter' in daha çocuk yaşında canını dişlemeye başlamış. Ve daha yirmili yaşlarında iliklerine kadar sömürdüğü bu insanı, çalışamaz hale getirmiş. Yirmili yaşlarında ve Emekli bir işçi! Nasıl olurda bir insanın canı, gencecik yaşında emekli olacak denli acımasızca dişlenir? İşte o da bu noktada düşünmeye başlamış ve masum bir silahla eylem koymuş: şiirle. O, bu sesi şimdi, şiirlerde, resimlerde işlemeye çalışıyor. Yaşamındaki yoğun acıyı, her şeye rağmen yitirmedi, korudu, yaşama umuduyla yoğurarak…
Şair Yazar: Nihat Bahram
İsviçre