"Bir tulûat artistini methetmek üzere bundan veciz bir söz bulunamaz: Naşid'e gidelim!
"Naşid'e gidelim!" sözü Naşid'in ölçülmez sanatının ruhlarda yarattığı neşelenmek isteğinin halkta uyandırdığı derin heyecanın, düşünceli insanlara verdiği huzur ve itminanın, ne oynarsa her halde oyununun alkışlandığının itiraz kabul etmez delilleridir.
Naşid'e gidelim: Herkesi hayran bıraktığı sanatının, günün tecellisine uygun, bin bir türlü cilvesini seyredelim.
Naşid'e gidelim: Tiyatroyu dolduran her seviyede halk arasına katılarak, sahneden aşan, seyircilerin ruhuna karışan o derin heyecanın köklerini araştıralım.
Naşid'e gidelim: Sahneye çıktıkça onun hal ve tavrıyla, bakışlarıyla, cinaslarıyla bütün gözleri, bütün kulakları kendisine nasıl bağladığını seyredelim.
Naşid'e gidelim: Hiçten bir oyunu büyük kudretiyle nasıl bir varlık yaptığını görelim.
Naşid'e gidelim: Nefsini huzuruna kavuşturmak emeli, can ve gönülden eğlenmek itminanı ile tiyatroya gelen halkın attığı kahkahalarla ferahlanalım.
Naşid'e gidelim: Biz de ondan neşe payımızı alalım.
Naşid'e gidelim… Yazık ki geç kaldık. Naşid şimdi oynamıyor. O şimdi damarlarının kendisine oynadığı bir oyunun kahramanı olmuş. O şimdi, halkın göz bebeği olmasına rağmen, gözlerden uzak; fazla iyi kalpli olmanın, fazla hassasiyetin, fazla hüsranın tesiriyle duçar olduğu hastalıktan kendini tedavi ettiriyor.
Naşid'in hayatı oynadığı oyunlar kadar ibretlidir. Hikâyesi yürekler acısı olur.
Naşid halkın göz bebeğidir ama, hakikatte onu aylıkla tutanların elinde bir bebek gibi idi. Aldığı parayı hak etmek için iptida durmadan oynadı, üzüldü oynadı, yoruldu oynadı, hastalandı oynadı. Çünkü maişetini ancak oynarsa temin edebiliyordu. Sarfettiği bütün kudreti onun tansiyonunu arttırdı. Şimdi artık oynamıyor. Oynayamıyor.
Naşid fazla iyi kaplidir. Sevdiklerine açık olan kalbi gibi muhtaçlara açık olan eline giren paralar elinde durmaz. Bu yüzden bir varlık sahibi olamadı…
Garbın tanınmış sahne adamlarından birinin onun sanatını ayrıca takdir etmesi bile bir mesele olmasına rağmen bugün Naşid'in sanat kudretini teslim etmeyen kalmadı. Ona kıymetli sanatkâr, büyük sanatkâr, Naşid adlı eşsiz Türk aktörü sıfatları verilmeye başladı. İsim zikretmeye, cümle sıralamaya lüzum var mı?"
(Selim Nüzhet Gerçek, Akşam Gazetesi, 21 Mart 1942)