Nurculuk hareketi modernitenin araçlarıyla büyüyen tarikatüstü bir harekettir. Kurdi, Kürdistan'da hakim olan Nakşibendilik ve onun doğduğu ve büyüdüğü yıllarda gücünü yitirmiş olan Kadirilik'in etkisinde kalmış, sufi şeyhlerle bağlantısını canlı tutmuş biridir. Uslubunda, analizlerinde sufi geleneğin izleri açıkça gözlemlenebilse de, dar tarikat ağının içerisine haps olmaktan kaçınmış ve kendi öncülüğünde gelişen Nur hareketini de tarikatüstü konumlandırmıştır. Modernitenin tehdidine bilinçli bir karşı duruş sergilemeye çabalarken sufi geleneğin en önemli kuvveti olan müceddidi öğretilerden de faydalanmayı başarmıştır. Batı rasyonalizmi karşısında salt kalbi imanı esas alan sufiliğin güçsüz kaldığını gören Kurdi, İslam reformcularının Vahhabilikten de feyz alarak sufiliği geri ve pagan bulmaya başlayan anlayışlarını ve tepkilerini de gözeterek, akla dayalı, eşitlikçi ve sosyal bir dünya arayışında bir şeyhin karizmatik egemenliğine bağlı olarak kendi dünyalarına hapsolmuş müritlerin daha fazla yaşam olanağı bulamayacağını ayrımsamış olmalıdır...
...Said-i Kurdi'ye göre insanlar ve çağ, eski insanlar ve çağ gibi olmadığına göre verilecek cevaplar mümini ikna edecek akli delillere dayandırılmalıdır. İslamı anlatmak ve imanı bu şüphe cenderesinden kurtarmak için yeni bir metodolojiye yani akıl diline ihtiyaç vardır. Pozitif ilimlerle dini ilimler arasında bir bağlantı kurarak akla ve kalbe aynı anda hitap eden bu yeni metod, Batının silahlarıyla kuşanarak Batı'ya karşı topyekün bir mücadeleyi olanaklı kılacaktır. Said-i Kurdi'nin, tasavvufu, İslamı ve dini kurtarma seferberliğine katma arayışının yanı sıra tasavvufa ilişkin çekinceleri de fazladır. Tasavvufla uğraşmak müminin tehlikeli yollara girmesi riskini de taşımaktadır. Kurdi, tasavvufa sığınmanın imanı kurtarma seferberliğinden kaçış olduğu kadar, sapmalara da yol açabileceği kaygısını taşır...