Basın tarihleri, bir yönüyle sosyal tarihçilik olarak değerlendirilebilir. Bu yönüyle de onlar, toplumun yüzüne tutulan ayna gibidirler. Geçmişte toplum, nelerle uğraşmış, hangi zorlu aşamalardan geçmiş, nelere kızmış, nelere sevinmiş, hangi iç ve dış mücadeleleri vermiş, neleri sevip-beğenmiş, nelerden çekinmiş, nefret etmiş, sıradan adamların ciddi tarihlere girmeyen hayatları nasıl geçmiş, sorgusuna varıncaya kadar basın koleksiyonları, araştırmacının önüne zengin malzeme yığar. Zaten basın koleksiyonları, birer malzeme deposudurlar. Tabi onlara eksiksiz ulaşabilme şansını bulabildiyseniz... Değilse çoğu zaman, hatıratların verdiklerine veya sizden öncekilerin anlattığı gayet muhtasar bilgilere bağlanmanız işten bile değildir.