Eski Zaman
Akşam olurdu her gün
Akşam
Dağ sürgünü dilim
Tarardı geçmişini ne aradığını bilmeden
Sen gelince dolacak tarifsiz bir boşluktu
Şuramda duran
Doğurgan uğultularla yoklardı sorular
Bilemezdim diyeceğimi
Solgun bir közü avuçlar sunardım
Engerek ıslığıyla üstüme kapanan dünya
Bir tuhaflıktı dedim ya
Evine koşardı herkes gün akşama varınca
Ben kendime
Kaybolduğum ormanda
Rüzgara direnirken çıplaklığım
Senden önce