Haklısın Ömer Çelik, sevgimizin olduğu yerdeyiz. Birbirimizle konuşurken aslında kendimizle söyleşiyoruz. Karanlık bir günün ortasında aydınlık bir geceye benziyor yüzümüz. İsa (as) doğru söylüyor: Rüzgar nerede isterse orada esiyor. Nietzsche'nin benlik putunu kıramadan dokunduğu çalgı da binbir renkli mutlulukla şakıyor. Duyan oldu mu, diye sorarken trajiğini yitiriyor. En soyla acılar, geleceksiz kelimelerin ağlarına takılarak berheva oluyor.
Ne denli trajik olursa olsun, aşk, tüm bağları çözdüğü gibi akıl bağını da parçalıyor. Bizi bağlayan ve sınırlayan, bizi kör ihtiraslarda boğduran celladı aancak o yokedebiliyor. Yüksek bir sesle konuşuyor, gecenin karmaşasını, gündüzün sığlığını dağıtıyor ve yeniden heceliyorsun mutsuz aşkların şarkılarını. Bizi zihnin labirentlerinden ruhun labirentlerine çağırmak isteyişinden anlıyorum senin de içinde ses olmak isteyen bir acı var. Brutus'ün unutulmuş sözlerini yineliyorsun: Eğer insanlık şerefi, çektiğimiz acı, gördüğümüz kötülükler yetmiyorsa bize yapacağımızı yaptırmaya, bırakalım bu işi şimdiden...