Gözleri bir anda açılmıştı. Kalkıp kalkmama konusunda kısa bir tereddüt yaşadı. Hareketlerinin bir robottan farksız olduğunu hissetmişti uyanır uyanmaz. Yattığı yerde bir an durup, düşündü. Kimdi o? Kim olduğunu bilmiyordu. Yavaşça doğruldu ve yüzünü hatırlayamadığını fark etti. Hareketlenmişti. Çevresini gözleriyle taradı. Darca bir odaydı, ayna aradı gözleri. Basitçe bir lavabo ve önünde sırrı paramparça olmuş eski bir ayna gördü.
Solgun aynada gördüğü yüzünün, etkileyici bir yanı olduğunu düşündü. Pürüzsüz bir teni vardı. Sakalı yoktu. Ama traş olduğunu hatırlamıyordu. "Lanet olsun," dedi kim olduğunu hatırlamıyordu, sakal kimin umurundaydı? Kazınmış saçlarının sayesinde pürüzsüz olan kafasında elini gezdirdi.
Oda çok sade döşenmişti. Tozla kaplanmış cama giderek dışarıya baktı. Eski bir binada olduğunu hissediyordu, sokak boştu. Karşıdaki binanın camları da kirden görünmüyordu. Sokak çok uzun değildi. Pencerenin izin verdiği kadarıyla sokağın bitimindeki binaya eğilerek baktı. Camın açılmayacağını düşünüyordu. Açmaya çalışanın elinde kalacakmış gibi duran bir görüntüsü vardı. Karşı binanın saçaklarına tünemiş birkaç güvercin gördü.