Platon'un Kratylos'u, dahiyane, ancak bir o kadar da bilmecemsi bir diyalogdur. Metindeki etimolojik araştırmanın sıradüzeninden, açıklamaların arkasındaki niyetin ciddiyetine, Sokrates'in tartışmada hangi safı tuttuğundan, Platon'un kasten gizlenen gerçek fikirlerine, sırlarla dolu bir atmosfer Kratylos'un satırlarında bile isteye oluşturulmuş gibidir. Bu sır perdesini kaldırmaya çalışan okuyucu ya da çevirmen her seferinde yeniden dilin içine davet edildiğini fark etmekten kendisini alamaz. Kratylos belki tam da, dile yönelik soruların cevaplarının ancak dilin içinde aranabileceğinin çıkmazına giden bir yol olarak tasarlanmıştır.
Bu yolda yürüyen yorumcu filolojinin en küçük ayrıntıları gözden kaçırmayan bakışından yararlanırken, metnin kültürel ve felsefi bağlamına da nüfuz etmek zorunda kalır. Elinizdeki inceleme böyle iki yönlü bir yöntemsel yaklaşımla Klasik Atina'da doğa yasa (physis nomos) arasındaki gerilimin dilsel boyutlarını açığa çıkarmayı amaçlamaktadır. Zira Yunan dilindeki fonetik bir sorunu, maddi kültüre dair bir ayrıntıyı, Yunan alfabesinin tarihsel gelişimini ya da deyimsel bir ifadenin dayandığı toplumsal belleği araştırırken yorumcu her seferinde felsefenin ayakkabılarıyla dil yolunda yürüdüğünün bilincine varır. Dil yolunda ve okuru da dil yoluna davet ederek...