Birinci Dünya Savaşı tüm vahşetiyle devam ediyordu. Çarlık rejiminin sınırları saldırı altındaydı ve Çar II. Nikolay artık çok uluslu ülkesini yönetemez duruma gelmişti. Bir yanda serflikten yeni kurtulan ve mujik adı verilen köylülük toprak ağalarının pençesinde kıvranırken; diğer yanda belli kentlerde gelişmekte olan kapitalizm ve burjuvazi Proletaryayı kanına kadar emiyordu… Her iki sınıfta aç ve çıplaktı. Kışın dondurucu soğuklarını iliklerine kadar yaşıyordu. Herkes silah altındaydı, cephede durum olağan üstü kötüydü.
Lenin ve arkadaşlarının çabalarıyla kurulan RSDİP, kısa sürede örgütlenerek, Rus halkına tek kurtuluşun Proletarya diktatörlüğüne dayalı bir sosyalist yönetim olduğunu gösterdiler. 1905 yılından itibaren çok kanlı çatışmalar yaşandı. Nihayet 17 Ekim 1917 devrimi ile Proletarya diktatörlüğü kuruldu. Ama çatışmalar bitmedi. Kurucu mecliste azınlıkta olan Bolşevikler ilk darbeyi yaparak kurucu meclisi feshettiler. Diğer partiler yok sayıldı, Ekim Devrimi sadece Bolşeviklere mal edildi. Bunu Lenine'e yapılan suikast ve iç savaş yılları izledi…
Bu kitapta Ekim Devrimi'ne giden yolu, zorunlu kolektivizmle ölüme terk edilen milyonlarca köylüyü, iktidarı ele geçiren Stalin'in tasfiye döneminde devrimin bütün liderlerini düzmece belgelerle nasıl hain ilan edip kurşuna dizdiğini; ölüm kamplarına dönüşen Gulag çalışma kamplarının yanı sıra, rejimin resmi cinayet şebekesine dönüşen NKVD'nin akıl almaz vahşi katliamlarını gerçek belgeleriyle ve hayretler içinde okuyacaksınız…
Devrimin bütün öncü kadroları tasfiye edildikten sonra geriye sadece yeni rejimin çarı ve diktatörü "Yüce Stalin!" kalmıştı.