Rahatsız edici çığlıkların ve uğursuz seslerin geldiği dipsiz, karanlık, herkesi korkutan bir mağara. Kimsenin çözmeye cesaret edemediği, yerin derinliklerinde saklı bir sır...
Bu hikâyede kahramanımız Geniş Omuz, hiçbir şeyden korkmadığını herkese göstermek için, çok az konuşan ama oldukça bilge ve tuhaf olan bir yaşlı adam eşliğinde, gizemler ve tehlikelerle dolu bu mağaraya girer.
Sarkıtlar ve yarasalar arasındaki yolculuğunun sonunda, kendini en büyük gizemle karşı karşıya bulur: Başkalarından etkilenmeden fakat yalnız da kalmadan kendi başına düşünmek mümkün müdür?
Hikâyenin konusu, iki bin beş yüz yıl önce Platon tarafından kaleme alınan Devlet adlı eserin yedinci kitabında anlatılan ünlü mağara benzetmesinden esinlendi.
Binlerce yıl sonra bile bu sayfalarda yer alan öğretiler öneminden ve güzelliğinden hiçbir şey kaybetmedi.
Bu kitap da serinin diğer kitapları gibi, genç okuyucuların Batı felsefesi klasiklerine ilgi duymalarını sağlayacak bir araç olmayı amaçlıyor.