"Beceriksizliklerimin arasına ağlayamamak da katıldı. Olmuyor bir türlü!
İçimdeki katıla katıla, salya sümük ağlamak dürtüsü eyleme geçemiyor.
Onu gerisin geri yerine bastırıp bir türlü akmayan gözyaşlarımı ne olur ne
olmaz tedbirli olayım diye elimin tersiyle siliyorum."
Güzin Yalın, günlük koşturmalarımız içinde bizi sürekli tökezleten ufak
tefek taşları anlatıyor Küçük Meseleler'de. Bazen mideyi bozan bir yemek,
bazen içinde kötü şeyler görünen bir kahve falı, bazen hiçbir sebep yokken
tersinden kalktığımız bir sabah, bazen de sebepsiz yere ortaya çıkıp
aklımızın bir köşesine kıymık gibi batan o düşünceler... Hissettiklerimiz ve
çoğu kez onlar yüzünden sıkışıp kaldığımız dört duvarlar...
Ama tüm bunları yaparken bizi simsiyah bir dünyanın içine sokmuyor
Güzin Yalın. Her şeyin geçebileceğini ve olumsuz bulutların, ama tez
ama geç, isteyerek çekilen derin bir nefesle dağılabileceğini iyimserlikle
gösteriyor.
Küçük Meseleler, hayatın ta içinden çıkıp gelen hikâyeler...