Neyse ki "Küçülteç" Kısa! En uzunu bile... Ki yazıda ne kadar "geveze" olduğumu bilen bilir.
Kısa; zira önce kendini, mademki ben bir başkası, aynı zamanda ötekini/diğerini dinleme çabası yani.
Kapalı kapılarda çaresizce dinelmis kişinin açık kapılardan içeri sızma teşebbüsü yahut telaşı.
Bilme arzusu; dünü, dünden öncesini... Bugünü; henüz yarın olmayan günü...
Ve nihayetinde, hiçbir şey bilmediğini, bas bas bağırma imkâni... Kâh utançla, kâh övünerek...
işbu pasajlar, kim bilir, belki paspas olur, hafizanın pabuçlarını sildiği... Belki tramplen, başka başka kitaplara zıplamaya imkân veren. Belki bir yastık... Bir mendil... Yahut: tek başına dimağda bir tat bırakan –ama mayhoş, ama kekre, ama küflü...
Her okunası kitap gibi!