Cassirer, kültür dünyasını sembolik formlarla açıklamakla, kültürün düşünsel boyutunu açığa çıkarmıştır. Hem kültürün kaynağı, hem de onu bilecek olan bilinç, böylece yeniden konumlanmıştır. Kültür; ne salt maddi bir şey, ne de mutlak metafiziksel bir üretimdir. Kültürde özne ve nesnenin konumu doğal dünya tablosundaki gibi değildir. Orada özne nesneyi zihinsel olarak şekillendirip, sembolik formlar haline getirir ve böylece kendi dünyasını kurar. Bu dünyayı bilen özne de verili ve tamamlanmış şey dünyasının nesnelerini değil, kendinden dışlaşmış sembolleri, yani düşünsellik taşıyan, başka bir içeriği temsil eden duyusal fenomenleri bilir.
Bu yaklaşımla Cassirer'in kültürü düşünsel temele dayandırması, kültür hakkında yapılan ve içi doldurulamadığı için belirsizlik taşıyan çok genel tanımlara da açıklık getirir.