Anlatı, zaman, mekan, hatırlama, söz, yazı, bellek, kültür, bilinç, değişim ve benzerleri ve diğerleri... Yirminci yüzyılla beraber sosyal bilimlerde bu kavramlardan azade kalabilmiş bir çalışma ve çalışma alanı bulabilmek güç. Bunlar arasında son kuramsal bakış açılarını ifade eden bir deyim olarak kabul edilebilecek "bellek", "küçük" anlatıların, sözlü tarihin, geleneğin, geçmiş ve gelecek tahayyülünün dikkate değer bulunduğu bir zamanda, sosyal bilimlerin bakiyesini bütünüyle içerebilecek bir kavram olma iddiası ile gün yüzüne çıkmıştır. Beden, imge, söz ve yazıdaki temsil biçimlerinin bellekle olan ilişkisinin inceleme alanı olarak önemsenmesinin yanısıra yeniden temsil özelliği kazanması da bellek çalışmalarını önemli kılmıştır.
Bu çalışmada halkbilimi, felsefe, antropoloji, sosyoloji ve psikoloji gibi birçok farklı disiplinden hareketle sözlü-yazılı kültür, hatırlama ve bellek kavramlarına yaklaşılıyor. M. Emir İlhan, imge, dil, zaman ve mekân algısındaki; bilinç ve düşünme biçimlerindeki ve bellek kullanımlarındaki değişimleri tespit etmeye koyuluyor. İlk defa "hatırlama"yı bireysel-toplumsal-kültürel-halkbilimsel bir model inşa ederek irdeliyor. Sözlü kültürden yazılı kültüre bilincin yaşadığı dönüşümleri, hatırlamanın zaman, mekân, anlatı, anlatıcı ve anlatının araçları ile ilişkisi üzerinden çözümlüyor. Ayrıca kültürel süreklilik bağlamında sözlü ve yazılı kültürün gelenekle olan karşılıklı ilişki biçimleri ile hatırlamanın gelenekle kurduğu bağa; kolektif bellekten kültürel belleğe geçişin gelenek kavramı üzerindeki etkilerine değiniyor.