Türkiye'nin kimliği gerek siyasal gerekse toplumsal açıdan tartışılagelmiştir. İki yüzyılı aşkın bir süredir yürürlükte olan Batılılaşma sürecinin bu tartışmada önemli rolü vardır. Artışmanın bir boyutunda konu Türkiye'ye nereden bakılacağına gelir dayanır. Dışardan bakıldığında görünenlerin hangi evrensel ölçülere vurulacağı bir türlü kararlaştırılamaz. Batılı ölçülere göre değerlendirmenin sağlıklı olmadığı görüşü öne çıkmaktadır. İçerden bakıldığında da bu kez Batılı ya da evrensel ölçülerin dışına çıkıldığı kanısı yaygındır. Böylesi gelgitler arasında Türkiye kendini tanımada önemli zorluklar yaşamaktadır. Kendini tanımada önemli zorluklar yaşamaktadır. Kendini tanımakta zorluk çeken bir topluma nasıl yönetileceği konusunda yine Batılı kuram ve yöntemleri önermek ne gibi sorunlar yaratır? Bu tartışmada Batının yerelini evrensel olarak kabullenmek ne ölçüde doğrudur? Evrensele ulaşabilmek için farklı yerel öğeleri bilimsel yöntemlerle tanımak ve karşılaştırmak daha doğru bir yol olabilir mi? Kültürel görecelik ne ölçüde yöntemsel temellere dayandırılabilir? Batının etkin sayılan yönetim kuramları ya da stilleri her ulusal kültür için sorgulanmadan geçerli kılınabilir mi? Elinizdeki kitap benzeri sorulara yanıt aramakta, bu arayış içinde Türkiye'ye ilişkin yapısal ve yönetsel değerlendirmeler yapmaktadır.