Kur'an'ın beyanına göre insan, madde (çamur) ve ruh (ilahi nefha) ikilisinden oluşmuştur. Beşeri yönünü oluşturan madde ile manevi yönünü oluşturan ruh arasında tam bir denge olup insan bu haliyle insandır. Buradan hareketle Kur'an, insanı sadece ruhtan meydana gelen bir "melek" olarak görmez. Onun ruhsal yönünü aşırı bir şekilde abartmak suretiyle beşeri vasıflardan soyutlamak yoluna gitmez. Diğer taraftan insanın sadece maddi yönünü ele alarak onu toza toprağa bulanmış adi ve önemsiz bir varlık derecesine de indirgemez. Kur'an nazarında insan, kesinlikle doğuştan suçlu, dolayısıyla lanetli bir yaratık değildir. Allah, insanı bir hikmete dayalı olarak yaratmıştır. Yaptığından dolayı pişman da değildir. Netice itibariyle Kur'an'ın emir ve yasakları gerçekçi olup insanın her iki yanını da dengeli bir şekilde gözetir niteliktedir. Kur'an, maddi özellikler taşıyan bu varlığı, yüce gayelere yönlendirerek ona vahiy eksenli hayatın manevi ikliminde huzur dolu bir hayat vaat etmiştir. Bu çağrı bütün çağlaradır ve ebedi mutluluğun garantisidir.