Kur'ân başta inanç, ibadet ve ahlâkla ilgili hususlarda olmak üzere insanlara yol göstermekte, karşılaştıkları problemlere çözüm önerileri sunmakta ve hayat yolunda cevabını bulmaya çalıştıkları birçok konuda Kur'ânî bakış açısını öğrenmek üzere onların ilk müracaat kaynağı olmaktadır. İnsanların Allah'ın kelamına müracaat ettikleri konulardan biri de maruz kaldıkları musibetlerdir. İnsanlar musibetlerle karşılaştıklarında niçin bunlara maruz kaldıklarına ilişkin akıllarına muhtelif sorular gelmektedir. Bu bağlamda acaba bu musibetler niçin başımıza gelmektedir? Bunlar insanın yaptığı günahlarının sonucu olarak Allah tarafından musallat edilen ve insanın müstehak olduğu ilahi cezalar mıdır? Ya da insan bu musibetleri hak etmediği halde Cenab-ı Hak sırf imtihan etmek için mi insanları bunlara maruz bırakmaktadır? Bazı kimseler belayı hak ettiği halde musibet o toplumdaki herkesin başına gelmekte, öyleyse bu ilahî adalet açısından nasıl izah edilmelidir? gibi sorular sorarak söz konusu musibetleri anlamlandırma gayreti içerisine girmektedir. Zikredilen bu sorulara cevap bulmak amacıyla yaptığımız bu araştırmada önce musibetle ilgili kavramlar ele alınmış, sünnetullah kelimesinin lügat anlamları ve kavramsal manasına yer verilmiş, Kur'ân âyetlerinde yer alan sünnet ve sünnetullah ifadelerinin geçtiği âyetler incelenmiştir. Akabinde Kur'ân'daki musibet kapsamına giren âyetler, özgür irade sahibi olan insanın yapıp ettiklerinden sorumlu bir varlık oluşu ve sünnetullah çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bunu yapmadaki gayemiz, insanların musibetler karşısındaki sorumluluğunu sünnetullah çerçevesinde anlamlandırma imkânı sunmak ve musibetlerle Allah'ın iradesinin tecelli etmesi arasında sağlıklı ve doğru bir bağ kurmaya çalışmaktır.