Dünyaya, insanların yaşam biçimlerine, olaylara yaklaşım tarzlarına, hedeflerine, önceliklerine, düşünce şekillerine, ilişkilerine, ölçülerine, değerlerine... genel olarak baktığımızda dünyanın gerçekten büyük bir fetret dönemi yaşadığını, helake doğru sürüklendiğini hemen anlarız.
İslam dünyasına gelince, onlar da dünyadaki diğer insanlardan pek farklı değildir. Uzun süreden beri Kuran'ı arkamıza attığımız, onun nuruyla aydınlanmadığımız için, maalesef dünyanın efendiliğinden köleliğine doğru hızla yol almaktayız. Bize mutluluk veren, bizi yüceltip şereflendiren Kuran'dan uzaklaştıkça huzurumuz kaçtı. Belalardan başımızı kurtaramaz olduk. Ölçümüzü, bizi biz yapan değerlerimizi kaybettik. Şimdi bırakın mutluluğu, fert ve toplum olarak ne kendimizin ne çocuklarımızın, ne ülkemizin ne de dünyanın geleceğinden emin değiliz. Her an felaketle burun burunayız: ekonomik, sosyal, psikolojik felaket, gasp, cinayet, terör, vurgun...
O halde insanlığın, özellikle Müslümanların tek çıkış yolu vardır: Rablerinin dünya ve ahiret saadetine kavuşmaları için gönderdiği Kur'an!