Son onlu yıllarda tarihselci yöntemle Kur'an okunmaya ve bir şekilde ideolojilere destek kılınmaya çalışılıyor. Genel fıtratı kavrayıp, açık bir ruh ve akl-ı selim ile hareket etmeyip, herkes kendi çıkarına ve dar kapasitesine, içinde bulunduğu toplumsal biriminin özelliğine dini bir eylem aracı olarak kullanmaya devam ediyor.Böylece din iyice parçalanıyor, öbek öbek (sekralizasyon) kılınıyor ve uluslararası küresel hegemonyanın ulusal ve uluslararası politikalarının bir eylem aracına dönüşüyor. Halbuki sorun, sosyal değişmeyi hâkim Batı paradigması çerçevesinde ele alarak, tarihselci yöntemin vahyi bilgiye uygulanması ve vahiy ile yaşanılan olgu arasında bir çelişki varsayılmasından kaynaklanmaktadır.Ezmanın tegayyürü ile ahkamın tegayyürü inkar olunamaz ilkesini sürekli olarak vahyi bilgiye uygulamaya çalışanlar, ikincil kaynaklar konumundaki kıyas, icma ile üçüncü kaynaklar konumundaki örf, masalih-i mürsele, istihsan üzerinde şartlar gereği değişiklikler yapılabileceği hususunu gözden kaçırmaktadır.Bu kitap, "Dini dosdoğru tutup, onda tefrikaya, ayrılığa düşmemek" için tarihselci ve ideolojik okumalardaki sıkıntıları gidermeye katkı sağlayacak telif ve tercüme metinlerden oluşmaktadır.