Kur'an-ı Kerim'in en önemli anlatım metodu olan kıssalar, yarısından fazlasını teşkil etmektedir. Kıssaların, Kur'an içerisindeki bu cesamet ve önemine rağmen, mücmel (kısa-öz) olarak beyan edilmiş olmaları, onların doğru anlaşılmasında çeşitli sorunlar ortaya çıkmasına neden olmuştur. İslam Âlimleri var olan bu mücmelliği aşmada Kur'an perspektifinde gerekli ve yeterli bir metodolojiyi oluşturamadıkları için de bin dört yüz elli yıllık süreçte kıssaların mücmelliğini aşmak adına yaptıkları İsrailiyat ve indi nitelikli rivayetçilik anlayışı ile tefsir ve siyer kitaplarını Kur'an'a aykırı olarak, türlü gaybi ve spekülatif yorumlarla doldurarak, Kur'an kıssalarını mesajlarına ve amaçlarına muhalif mufassal anlatılar haline getirilmişlerdir.
Kur'an kıssaları hususunda oluşan bu olumsuz durum karşısında tepkisel olarak; son yüzyılın Modernist yaklaşımcıları olan Taha Hüseyin ve Halefullah ve bunların yerel takipçileri; kıssalardaki mücmelliği onları edebî, temsilî, mitolojik, v.b çeşitli kategorilere ayrıştırarak algılama gayretine düşmüşlerdir. Bu modernist yazarlar, yaptıkları rasyonel yorumlarla kıssaları tezyif ederek, onları tarihsel/vakii/gerçek olma konumundan çıkarmaktadırlar. Bu gaye ile yaptıkları yorumlarda Cenabı Hakk'ı; Cahiliyye Arap arkaplanından aldığı mitolojik-hurafe, gerçek olmayan şahıs ve olaylardan, dini amaç uğruna modifiye ettiği kıssalar vazettiği iddiasındadırlar. Elinizdeki kitap Kur'an'ın nüzulü ile günümüz arasındaki süreçte oluşan Kur'an kıssaları ile ilgili ifrat ve tefrit nitelikli olduğunu düşündüğümüz bu görüşleri incelemek ve sorgulamak amacındadır.