Kur'ân hem dünyada hem de ahirette insanlığın saadete, karanlıklardan aydınlığa çıkması için Allah tarafından gönderilmiş ilahi bir mesajdır. Müslüman'ın şeref ve izzet kaynağıdır. Öncelikle kendisinden sorulacağımız, o ve onu yasama biçimi Hz.
Peygamberin sünnetidir. Bu nedenle Müslüman için çalışılacak, çaba ve her türlü fedakarlık gösterilecek konuların başında Kur'ân'1 anlama gelmektedir. Zira Kur'ân, onun hayat program ve tartışmasız rehberidir. Allah, onu en güzel en fasih ve anlas1-lir biçimde gönderdiği için onda herhangi bir çelişki veya tutarsızlığın bulunması mümkün değildir. Çelişki ve tutarsızlık beşer zafiyetinin tezahürüdür.
Müslümanlar ilk dönemden beri bu ilahi mesajı anlamaya ve ondan Allah'ın muradını çıkarmaya çalışmışlardır. Zira her gelen kuşak kendisinden öncekilerin ulaşamadığı gerçekleri Kur'ân'dan öğrenmeye ve değinmedikleri konular ele almaya çalışmıştı. Kur'ân'da her kelime hatta her harfin konulduğu yer bile hikmetten hali değildir. Bir kelimeye neden öncelik verilmiş, diğeri neden sonra gelmiştir, hepsine cevap aranmıştır
Kur'ân, her şeyiyle Allah' tan geldiği için her türlü çelişki ve tutarsızlıktan münezzehtir. Bu özelliği, diğer hiçbir eser için söylememiz mümkün değildir. Sözgelimi birkaç mısralık bir sır veya birkaç cümleden meydana gelmiş bir nesirde bile ihtilaf ve eksikliği görmek mümkündür. Kur'ân'da anlama problemi bulunan bazı ayet veya lafızların bulunması, onun açık, fasih ve kolay olma özelliklerine halel getirmez. Bu insanların anlayış farklılığı, zeka durumları, ilim seviyeleri, meşrep ve mezhep anlayışlarının değişik olmasından kaynaklanmaktadır.