Bu çalışmada, Kur'ân-ı Kerîm'deki ilim ve cehâlet kavramları detaylı bir şekilde ele alıp incelenmeye çalışılmış. Zira insan, kendisiyle kâinâttaki diğer varlıklar arasındaki irtibatı "bilme" kabiliyetiyle kurar. Kur'ân ise vahiy yoluyla bizlere indirilmiş bulunan ilâhî bir ilimdir. Binaenaleyh Kur'ân, hem kaynağı, hem ismi hem de bildirdiği hükümler itibariyle ilimdir. Bu yüzden vahiy veya onun ürünü olan Kur'ân, insanın bilmediği, hakikatine ulaşamadığı âlemlerin, olayların ve varlıkların bilgisini getirmekle, onun düşüncesine ve kabiliyetlerine yeni ufuklar katar. Dolayısıyla insan, salt beşerî bilgi kaynaklarıyla yetinmek durumunda kalmamalıdır, mutlaka ilâhî ilim kaynağı olan vahiyden de büyük ölçüde nasiplenmelidir. Aksi halde duyularla hissedilen âlemin ötesinde de gerçeklerin olduğunu idrâk edemez ve yüzeysel bir alanın bilgisiyle sınırlanıp kalır.
Kur'ân'da "bilgi" ve "ilim" konularını ele alan bu çalışma, giriş ve üç bölümden müteşekkildir. Giriş kısmında, ilim ve cehâlet kavramlarının sözlük anlamı ile asıl konumuza bir hazırlık olması için felsefî disiplinlerde bilginin kaynağı ve değeri üzerinde duruluyor. Birinci bölümde, Kur'ân'a göre "ilim" ve "cehâlet" kavramlarının anlamıyla, ilim ve cehâlet anlamını ifade eden birçok kavramın anlam alanına ve bilginin mertebelerine değiniliyor. İkinci bölümde, mahiyeti ve sahipleri açısından ilim konusu işleniyır. Burada gayb ve şehâdet ilmi, yetersiz ve kâmil ilim ile Allah'ın, meleklerin ve peygamberlerin ilmi konularına yer veriliyor. Üçüncü bölümde ise, Kur'ân'a göre ilmin değeri, cehâletin değersizliği ve cehâlet ile câhiliyye arasındaki ilişki belirtilmeye çalışılıyor. Sonuç kısmında, genel bir değerlendirme yapılıyor.