İslâm'ın zuhurundan sonra belâgate duyulan ilgilinin artmasında Kur'ân'ı Kerim'in rolü büyüktür. Zira Hz. Peygamber'in en büyük mucizesi Kur'ân, muhataplarını hayretler içerisinde bırakan bir söz sanatıydı. Kur'ân'ın, bir benzerini getirmelerini talep ederek muhataplarına meydan okuması, içerisinde barındırdığı gayb bilgisinin yanında nazm olarak da edebi üstünlüğünün ilanıydı. "Kur'ân'ın bir benzerinin getirilememe" (i'câz) mefhumu Kur'ân araştırmacılarının üzerinde durduğu temel meselelerden biri olmuştur. İslâm kültür tarihinde Kur'ân i'câzının merkeze alındığı çalışmalar her zaman ilk sırada olmuştur. Bu doğrultuda yapılan araştırmaların ortak sonucuna göre dil ve belâgat, Kur'ân mucizesinin özünü oluşturan temel unsurlardır. Kur'ân'ın edebi üstünlüğünü fark eden Müslümanlar Onu daha iyi anlayabilmek için dil ve edebiyat çalışmalarına ağırlık verdi. Böylece Müslümanları belâgat kurallarını belirlemeye iten sâiklerin başında Kur'ân'ı anlama çabası gelir.