Kur'an'ın emir ve yasaklarının doğru bir şekilde hayata tatbik edilebilmesi hiç şüphesiz onun doğru anlaşılmasıyla mümkündür. Zira yanlış anlaşılmış bir metnin doğru uygulanabileceğini iddia etmek ispatı mümkün olmayan bir durumdur. Aslında yanlış anlamak, haddi zatında anlamamaktır.
Anlayamadığımız ilahi mesajın beklenildiği ve istenildiği şekilde bize hitap etmesi ve bizi dönüştürmesi imkânsızdır. Çünkü daha başta murad-ı ilahinin ne olduğu tarafımızca idrak edilmiş ve zihnimizde doğru bir şekilde karşılık bulmuş değildir. Bununla beraber, nüzul amanından uzaklaştıkça zamanın, şartların, zihinlerin ve dilin değişmesine karşı koyması mümkün olamayan insanlığın, Kur'an'ın doğru anlamına ulaşmada ilk muhataplarından daha fazla gayret göstermesi gerektiği hususu, görmezden gelinemeyecek bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.