Kader; Allah'ın ilim, irâde ve kudret sıfatlarının bir gereğidir. Allah'ın kemâl sıfatlarını Kur'ân temelinde objektif ve düzgün bir şekilde öğrenen kader meselelerini de iyi bilmiş olur. Kader ve kazâ konusu Yaratılma hadisesinin ilim, irâde, kudret ve tekvin sıfatlarıyla ilişkili olması, yaratılmış bir varlık olan insanın davranışlarının belirlenip belirlenmediği sorusunu akıllara getirmektedir. Hayır-şer, iyi-kötü, acı-tatlı, güzel-çirkin, canlı-cansız her ne varsa hepsinin Allah'ın bilmesi, takdiri, dilemesi, kudreti ve yaratması ile olduğuna; bunların sonradan olacakları şekil ve evsaf ne ise hepsini evvelden Allah'ın mutlak ilmiyle bilip kudretiyle yarattığına, Allah'tan başka yaratıcı olmadığını bilmek ve inanmaktır. Aslında bu İslâm'ın tevhid ilkesinin de bir gereğidir. Dolayısıyla Allah'ın ilim, irâde ve kudret sıfatlarının bilinmesi tevhid inancı temelinde kader konularının öğrenilmesini de sağlamaktadır.
Kâinatta en küçüğünden en büyüğüne kadar, her şeyde bir düzen görülür. Yaratıcı tarafından konulan sünnetullah veya âdetullah denilen değişmeyen kurallar ilâhî kaderin birer parçasıdır; bu kural ve kanunların hepsi kader dâiresinde cereyan eder. Yüce Allah, evrenin geçmişini, bugününü ve geleceğini düzenlemiş, planlamış ve programlamıştır. Allah'ın geleceğe dâir ilmi ve planlaması mânasındaki kader, Hz. Âdem'den günümüze kadar insanın zihnini meşgul eden önemli bir konudur. Asırlardan beri tartışılan ve hakkında çeşitli görüşler belirtilen, birçok mezhebî anlayışın oluştuğu kader konusu hâlâ gizemliğini korumaktadır.
"100 Soruda Kader İnancı" adlı elinizdeki bu çalışma; öğrencilerin kader konularıyla ilgili sorduğu sorulara âyet ve sahih hadisler ışığında akâid ve kelâm ilmi çerçevesinde verilen kısa cevaplardan oluşmaktadır. Konu ile ilgili bazı menkibe ve kıssalardan hisse, ibret almaya, okuyucunun analitik düşünebilmesine yönelik özet açıklamalar yapılmış, akademik tartışma ve yorumlara fazlaca gidilmemiştir. Objektif, düzgün Allah tasavvuru ve kader- kazâ algısı amacıyla böyle bir kitabın yazılmasına dâir fikrî kanaatin oluşmasına vesile olan ve bu çalışmayı bizlere ulaştıran herkese teşekkürü bir borç bilirim.
Dr. Osman Selim