Semûd toplumunun tarihsel bağlama oturtulduğu, Hz. Sâlih kıssasının bir mitos olmadığının gözler önüne serildiği bu eserde o zaman dilimiyle içinde yaşadığımız dönem arasındaki benzerlikler ve farklılıklar betimlenmektedir. Kur'an dışı kaynaklardan faydalanarak ancak onları paradigma düzeyine taşımadan, sadece vahyin dile getirdiği bilgi ve ipuçlarına odaklanan müellif, vahyî verilerle insanlığın sahip olduğu tarihsel bilgiyi yoğurup âdeta bir imbikten geçirmekte, geçmiş toplumlardan birine ışık tutarken, modern dönemi ilgilendiren önemli tespitlere de imza atmaktadır. Bu eser, sosyolojik tespitleri sosyal psikoloji sahasına taşıyarak, geçmiş toplumların ibretlik kıssalarından birini bütün canlılığıyla günümüze taşımaktadır. Ayrıca çağdaş toplumların, kendi elleriyle düzenbazlık, inkâr ve yolsuzluk şeytan üçgeninde da eşyanın doğasını bozarak, toplumsal ilişkileri çürüterek kendilerine nasıl bir acı son hazırladıklarını gündeme getirmektedir. Bu kitap, akıcı dili ve yazarın samimi anlama çabası ve muhakeme biçimiyle uzmanlık isteyen tefsir disiplinini geniş okuyucuya taşıması bakımından da dikkate değer bir çalışmadır.