Arapça, temeli köklere dayanan bir dildir. Kur'ân'da bulunan bin beş yüz civarındaki kelime kökü bize geniş bir çalışma alanı sunuyor. Kelimelerin kullanım sahaları cümlelerdir. Bir kelimenin çeşidi, görevi ve anlamı, cümle içinde bulunduğu yere göre değişir. Biz kelimeleri cümle içindeki biçimleriyle aldık. Kelime köklerini dikkate alarak yaptığımız okumalarda âyetlerin tıpkı sayılar gibi sürekli karşımıza çıktığını gördük. Her kelime, hem âyetin farklı bir bağlamda kullanılmasını sağlıyor hem de âyet kümelerini değiştiriyor.
Kur'ân'daki sistematik yapının bir temele oturtulmasını hedeflediğimiz bu çalışmada biz öncelikle ana hatlarıyla dil, dil bilim ve anlam bilim hakkında bilgi verdik, bu temel üzerine de evele اول, hadese حدث, hakeme حكم, haveta حوط, debera دبر, raceme رجم, sebeka سبق, seveka سوق, şebehe شبه, şeraha شرح, sarafe صرف, arabe عرب, akale عقل, avece عوج, fekahe فقه, fekera فكر, keleme كلم ve lesene لسن kelime köklerini seçtik.
Kur'ân'da bir tarafta sûrelerin sırası, bir tarafta da âyetlerin sırası var. Âyetler arasındaki bağlantılar bu ikili düzen sayesinde kolayca kurulabiliyor. Bir araya getirilen âyetlerin okunması için düzenlenmesi, yeniden sıralanması gerekiyor. Bu sıralama âyetlerin sûrelerdeki öncelik esasına dayanıyor. Âyetler arasındaki anlam ilişkileri, âyetler arasındaki bağlantılar hep bu sıralamalarla sağlanıyor. Muhkem ve müteşâbih âyetler de bu sıralamalarla ortaya çıkıyor.