İnsanın varoluşunu anlamlandırma serüveninde vahiy, geçmiş ile geleceğin, başlangıç ile sona erişin, ân ile sonsuzluğun irtibatını kurmada en önemli imkân olmuştur. Bu anlamda kendisini insanlık için hidayet ve rahmet olarak tanımlayan Kur'ân vahyi, bu vasıflarının yansımasını mahiyetindeki sözünü söylerken kendine has bir üslup kullanmıştır. Bu ilahî üslup, kelime ve cümlelerin, olayların ve durumların aktarımında, dile dair bilinen anlatım biçimlerini kullanmakla birlikte bunları da aşan bir tarz ortaya koyar. Nitekim çalışmamızda Sâd Sûresi örneğinde Kur'an'ın bu özgün üslubuna dair temel konulara yer verilmiştir.
Sâd Sûresi'ni Kur'an'ın özgün dil ve üslubu çerçevesinde yeniden okuma teklifimiz, sûrenin tefsiri bağlamında yapılagelmiş çalışmalara bir katkı olarak düşünülebilir. Yine Kur'an'ın anlaşılmasında göz ardı edilmemesi gerektiğini düşündüğümüz üslup eksenli okuma biçimi , mevcut okumaların neden olduğu kimi sorunların çözümüne yardımcı olabilecek akademik bir çaba olarak da değerlendirilebilir. Çalışma iki ana bölümden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi Kur'an'ın genel dil ve üslup yapısına hasredilmiş; ikinci bölümde ise Sâd Sûresi'nin tefsirine yer verilmiştir.