Yeryüzüne indirildiği andan itibaren anlam ve yorumlama faaliyetlerinin odağında olan Kur'an'ı doğru anlamak için tarihi süreçte teşekkül eden çeşitli ekoller, ona farklı açılardan yaklaşmışlar ve onu anlamak için farklı yöntemler ortaya koymuşlardır. Kendi içlerinde de farklılık arz eden bu yaklaşımlardan zahiri yaklaşıma sahip olanlar, Kur'an'ın manalarını sadece literal anlam ile sınırlayarak ona lafzi anlamın ötesinde bir mana verilemeyeceğini belirtmiştir. Çoğunluğu oluşturan diğer kısım ise asıl olanın zahir olduğunu ancak bunun ötesinde de manalar bulunabileceğini kabul etmişlerdir. Bu yaklaşıma sahip olanlardan mutasvvıflar, Kur'an'ın, zahirine mutabık olan ancak sadece ehline açılan ve 'işaret' adını verdikleri bir mana boyutu daha olduğunu iddia etmişlerdir.