Hikâye uzun, insan sırlı, zaman yorgun.
Durup dinlemek bu çağa göre değil, gönlü gariplerle dertlenmek de. Ebubekir Kurban'ın bu 'çağ-dışılığa' talip olarak yaşamasını anlaşılır kılan şeyleri tanıyoruz aslında.
İnsan yaşadıkça hep şahittir ve hayatı bu şahitlikler ayakta tutar. Yolun türküsüne eşlik etmeyi seçen "Kurban Olduklarım" da böyle bir kitap. Şahit ve kurban.
Bıçak gibi hayatları, kefensiz kahramanları, ön safta duranları, Yunus'un hırkasını, vahşi atları, evsiz martıları, topal karıncaları, kanadı kırık kuşları gönül kuyusuna sarkıtılmış bir merdivenden çıkarak anlatıyor Kurban; gariplerin kâtipliğine meftun bir yazarın akide şekeri tadında kalemiyle.