Uluslararası politikada; ekonomik, siyasi ve askerî riskin ötesinde çatışma riski barındıran Güney ve Doğu Çin Denizi, adım adım bir dünya savaşına doğru sürüklenilen sürecin merkezinde yer almaktadır. Özellikle Çin'de Şi Cinping'in, 2013 yılında Çin Halk Cumhuriyeti'nin başına geçmesi ile birlikte yayılmacı ve hegemonik bir çerçevede hareket etmeye başlaması, bölge ülkeleri ve bölge ile ilgisi olan ülkeler tarafından tarafından tepkiyle karşılanmakta ve mutlaka engellenmesi gereken bir durum olarak değerlendirilmektedir. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Birleşik Krallık, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Filipinler, Avustralya ve Tayvan gibi ülkeler, Çin'in bu hegomanik yaklaşımından rahatsızlık duydukları için ikili, üçlü ve çoklu ittifaklar oluşturarak bölgede tatbikatlar gerçekleştirmektedirler. Aslında gerek ABD gerekse AB, Çin'in sisteme entegre edilmesi konusunda uzun yıllardır ciddi uğraşlar vermişlerdir. Ancak Şi Cinping ile birlikte Çin; savunma harcamalarını, günümüzde 200 milyar doların üzerine çıkararak bu uğraşlarla ilgilenmediğini göstermiş, Güney ve Doğu Çin Denizi'nde tarihî arka planı esas alarak işgaller gerçekleştirmiş, askerî üsler kurmuş, suni adalar oluşturmuş, bölgeyi sürekli abluka altına alan girişimlerde bulunmuştur.
Biz de çalışmamızı, uluslararası ilişkiler bilim dalı çerçevesinde güncel kaynaklardan hareketle sahildar ülkeler ve ilgili ülkelerin jeopolitik yaklaşımlarını esas alarak planladık. Kitabımız, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, "Uluslararası Politika'da Güney Çin Denizi" başlığı ile jeostratejik ve uluslararası hukuk temelinde inceleme yaparak sahildar ülkeler ve ilgili ülkelerin jeopolitik yaklaşımlarını ortaya koyduk. İkinci bölümde Uluslararası Politika'da Doğu Çin Denizi başlığı ile jeostratejik ve jeopolitik bir inceleme sonucunda sahildar ve ilgili ülkelerinin iddialarını ayrıntılı bir şekilde aktardık. Amacımız, analitik bir yaklaşım ve özgün bir değerlendirme ile Güney ve Doğu Çin Denizi sorunu hakkında objektif bir bilgilendirme yapmaktır.