"Hayat; adına uzuv denen bireylerin oluşturduğu bir aile olan bedene üflenen nefes, onu ve anlamlı kılan bir sihirdir. Bu ailenin en nazlı bir parçalıydık rahmindeyken annemizin. Doğunca yepyeni bireylerden oluşan bir ailemiz daha oldu. Etrafımızı algılayınca bu ailenin adı "Mahalle", bir müddet sona "Şehir", daha da büyüdüğümüzde "ülke" oldu, Her dem kadife yumuşaklığındaki bu ailemizin bize kucak açıp sarıp sarmaladığını fark ettik. Sonraki yıllarda ise bu aile teminin "Dünya"ya, akabinde ite "Evren"e evrildiğini gördük. Bu kadar akrabamızın varlığı karşısında hem hayret hem de hayranlığımızı gizleyemedik.
Önce kâinatı kurtarmaya çalıştık; gücümüz yetmeyince dünyamıza döndük, ömür dediğimiz kum saati sürekli boşalıyor; bir karış yol alamadığımızı anlayınca ülkemize yöneldik. Kumlar hiçbir engel tanımadan süzülürken şehrimize, mahallemize, evimize ve kendimize yönetiyorduk. Tam hedefe varmıştık ancak bu sefer de saatin üst tarafında sadece birkaç kum tanesi kalmıştı. Sadece "keşke" diyebilmiştik.
Bu eserde, bireyden başlayarak küçükten büyüğe doğru aileler arasında gözetilmesi gereken duyarlığı ve değer(liliğ)i zihinlere takdim etmeye çalıştık. Yereli önemseyerek, küreseli hafife almadan, ulusaldan kopmadan evrensel değerlerin önemine dikkat çekmeye çalıştık. Tabii ki "Aile" denilen kutsal çatı bir umman ve yazılanlar sadece denizden bir katre. Gaye, akla bir kapı açmak."