HDP'nin Haziran 2015 seçimlerinde %10 seçim barajını aşmasıyla birlikte, Kürt hareketinin Türkiyeleşmesi değişik çevreler tarafından daha yoğun biçimde tartışılmaya başlandı. Kendini bağımsızlıkçı olarak nitelendiren bazı Kürt çevreleri, bu görüşü savunduğu için HDP'yi ve PKK'yi, büyük bedeller ödenerek kazanılmış mevzileri yeni bir yöntemle sömürgeci Türk siyasetinin peşine takmakla suçladılar. Buna karşılık kendilerini solcu, demokrat veya liberal olarak tanımlayan bazı yazarlar ise, Türkiyelileşme siyasetinin, Kürt hareketinin daha önce savunduğu milliyetçi görüş ve davranışları terk ederek Kürtlerle Türkler arasında ortak bir yaşam kurmaya yönelmesinin ifadesi olarak yorumladılar. Birbirinin karşıtı gibi görünen bu iki yaklaşımın ortak noktası, tarafların iddialarını olgular üzerine oturtmamış olmalarıydı. Cemil Gündoğan bu kitapta Türkiyelileşme tartışmasının olgusal verilerini analiz ederek konuyu tarihsel bağlamına oturtuyor ve bir sosyal hareketin söylemi ile eylemi arasındaki ilişkilere dair teorik bir tartışma yardımıyla konunun gözden kaçan boyutlarına ışık tutmaya çalışıyor.