Kurtuluş Savaşı, Birinci Dünya Harbi'nden ayrılamaz adeta ona yapışıktır. Düşünmeli ki, İzmir ve Ege'de Yunan işgaline karşı ilk silahlar patladığında, yenilerek Mondros Ateşkesiyle harbe son vermemiz üzerinden ancak 6,5 ay geçmişti.
Kısa bir zaman aralığı bulunan Balkan Harbini de Birinci Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşı'na eklersek; Türk tarihindeki 1912-1922 on yıllık uzun bir savaş dönemi böylece ortaya çıkar.
İlk ikisinde ağır yenilgilere rağmen dayanmasını bilerek sonuncu savaşı zaferle bitirmek, ancak fedakar ve vatansever bir kuşak sayesinde mümkün olmuştur. Bir cepheden diğerine koşan ve doğru dürüst bir nefes almaya vakit bile bulamadan bir harbi bitirip diğerine başlayan bu "Altın Kuşak" olmasaydı Türk tarihi kimbilir nasıl yazılırdı...
Bu çilekeş "Altın Kuşak"ın Balkan ve Birinci Dünya Harbi şehit ve gazilerine ve de yokluklar içinde akıl almaz bir ümide sarılarak dövüşen canını kanını veren Kurtuluş Savaşı yiğitlerine, başta Baş Komutanları Mustafa Kemal olmak üzere sevgi ve minnet borçluyuz...