"Kurucu iktidarın dayanacağı pozitif bir hukuk olmadığına göre onun eylemini hukuk kılan, hukuk ilan edebilmesini sağlayan nedir? Diğer bir ifadeyle olgu, fiili olan, nasıl norma dönüşür ve böyle bir iktidarın kendi yarattığı norma tabiiyeti nasıl açıklanır, anayasal bir devlet nasıl kurulur?"
"Anayasal bir yönetim nasıl doğar, bir ülke nasıl hukukla yönetilmeye başlar? Hukuk nasıl etkinleşir, fiili olandan normatif olana nasıl geçilir? Anayasallık, normatif olanın doğasını anlamak için eşsiz bir örnek sunar zira bu kavramla ifade edilen görünüşte yasa koyma kudretine, imkanına sahip olanın yasayla sınırlı olmasıdır. Anayasal yönetim, gücü yettiği için yapabildiği için yapan değil bu hususta yetkili olduğu için yapandır. Yönetim, anayasa tarafından yetkilendirildiği için yapabilmektedir. Fakat anayasa bu yetkiyi nerden haizdir? Bir yasa, başka bir yasaya dayanılarak çıkarılıyorsa ilk yasa neye dayanır? Bu sorunun anayasa özelindeki cevabı, anayasaya yetkinin kurucu iktidar tarafından verildiğidir."
Eser, yukarıdaki sorular eşliğinde, kurucu iktidarı bir hukuk kaynağı olarak ele almakta ve bu bağlamda Carl Schmitt ve Hannah Arendt'in görüşlerinin değerlendirilmesinden hareketle anayasal devletin doğuşunun kavramsal izahına yönelmektedir.