İnsanlara mutluluk dağıtan ünlü bir psikolog iken, hatalarım beni hızla uçurumun kenarına getirmişti.
Gözümü kapayınca gördüğüm tek şey korkunç kâbuslardı. Bu ızdıraba daha fazla dayanamayarak sandalyeye çıktım, ipi boğazıma geçirdim. Ölümün ürkütücü ve soğuk yüzünü iliklerime kadar hissettiğim o anda, esrarlı bir masal kahramanı gibi karşıma çıktı. Kalbe hem korku hem de ümit veren etkileyici duruşuyla,
"Sen Evlad-ı Resul'sün, dedi. Peygamber soyundan gelen biri nasıl intihar eder?
Şimdi in aşağı!"
Karanlıkları delen keskin bakışıyla, elindeki kırmızı ciltli Sözler isimli kitabı göstererek,
"Bu Kur'ân tefsirini oku, dedi. Sonra seninle uzun bir yolculuğa çıkacağız."
Kendimden geçmişçesine ipi boğazımdan çıkardım ve titreyen hâlimle sandalyeden indim.
Bir yıldırım hızıyla gelip, karanlık dünyama yeni bir ruh üfleyen bu adam kimdi?
Nefes kesen yaşanmış bir hikâyeyle, Bediüzzaman Said Nursî gerçeğini yeni bir bakışla okumak ister misiniz?