Kutsalın temeli, insanın varoluşuna zemin arayışıdır.
Kutsala her yöneliş, ona katılma girişimidir.
Oysa kutsala katılmak, onun varlığıyla çelişir, çünkü kutsal, dokunulmazdır, kutsala dokunmak ise onu kendimize ait kılmaktır...
Kutsala katılma çabası şüphesiz bilince ait bir maceradır ve temeli yine düşüncede aranmalıdır. Öyleyse kutsalı anlamaya yönelirken düşünce kendine neyi temel alırsa alsın bu düşüncenin kendi içeriğini kutsaması olur. Bir inancı, bir totemi, bir metni, hatta Tanrı'yı kutsal kılan düşüncemizdir.
Zira düşüncenin içeriği olan Tanrı, düşünenin yaratıcısı olan mutlak Tanrı değildir. Düşüncenin Tanrı'sı bir ilke, insanı var eden Tanrı ise gerçektir, çünkü insan gerçektir. Öyleyse insanın kendini içinde bulduğu ve diğer tüm arayışların nedeni olan bu tek gerçek arayış; kendini kendi olarak bulma isteği nerede temellenmelidir?
Kutsalın temeli, bu anlamda kutsal metinler üzerinden kutsallık olgusuna bir düşünce temeli arayışıdır.