Yapraklardan can damarının çekildiği, desenli bir kurumanın her tarafı kapladığı, sarıdan tonlarıyla tabiatın tatlı bir ahenge büründüğü mevsim gelip çatmıştı. Haznedar, uçsuz ovada küçük bir köydü. Keçi kılından çadırlarda aylarca konaklayan göçerler dönmeye başlamıştı.
Çetin kışın hazırladığı günlerce sürerdi. Soğukların iyice hissedildiği bu mevsimde cümle tabiat kabuğuna çekilmeye hazırlanıyordu. Kerpiçten evlerinin sıcak odalarına çekilen insanlar; gaz lambasının loş ışığında, küçük dünyalarına sığdırdıkları büyük sevinçleriyle hayata tutunuyorlardı.