"Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli ne de bir şey eksiltmeli... Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; 'Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!' deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez."
Sabahattin Ali, 1936-1937 tarihleri arasındaTangazetesinde tamamıyla tefrika edilen ilk romanıKuyucaklı Yusuf'u Aydın'da cezaevinde kalırken tanıştığı Yusuf'un yaşadıklarından yola çıkarak yazmıştı. 1985 yılında sinemaya uyarlanan, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yüz temel eser arasında sayılan bu roman, eleştirmen Berna Moran'a göre batılılaşma sorununa değil de toplumsal yapıya dair olmasıyla da öncüdür.
Yusuf dokuz yaşındayken, anne babasının katledilmesiyle öksüz kalır. Bu cinayeti soruşturmak için Kuyucak'a gelen Nazilli Kaymakamı çocuğa üzülür ve onu evlatlık alır. Yusuf yıllar içerisinde kaymakamın kızı Muazzez'e âşık olacak, onun onurunu korumak için karıştığı kavga, bu sert ama içten içe nahif gencin hayatını ne yazık ki altüst edecektir.
Kuyucaklı Yusuf, 1910'ların Anadolu'sunda sınıf çatışmasına, cesarete dair, her şeye rağmen direnen aşkı anlatan bir klasik.